Kendimi herhangi bir ideolojiye bağlı hissetmediğim gibi insanların muhakkak bir ideolojiyi benimsemeleri gerektiğini düşünmüyorum. İdeolojilerin akla yatkın ve hayatın gerçekleriyle örtüşen iddiaları mevcut olabilir ancak bu durum ideolojilere kayıtsız şartsız bağlılığı gerektirmez.
İnsanların benimsedikleri ideolojiyi genel olarak hür iradeleri ile seçtiklerine inanmıyorum. Önemli bir çoğunluk, kendisinin mevcut duruma göre daha iyi durumda olacağını vadeden ideolojiye yakınlık duyma eğilimindedir. Toplumun paylaştığı pastadan diğerlerine göre daha az pay alan kimselerin eşitlik vaadinde bulunan bir ideolojiyi benimsediğini görmek şaşırtıcı değildir. Bunun aksine toplumun paylaştığı pastadan diğerlerine göre daha fazla pay alan bir kimse toplumdaki eşitsizliklerin olağan ve kabul edilebilir olduğunu düşünebilir ve eşitsizliğin kabul edilebileceğini ileri süren bir ideolojiyi benimseyebilir. Buradan hareketle istisnaları da olmakla birlikte bireylerin herhangi bir ideolojiyi benimserken içlerinde bulundukları konumun önemli ölçüde etkisi altında söylenebilir.
Bana göre ideolojiler insan yaşamını iyileştirmeye katkıda bulunmaz ve bir ideolojiyi benimsemiş kişinin düşünsel anlamda sınırlı kalmasına yol açar. Herhangi bir ideolojiyi benimsemiş kişi, mantıklı olduğunu düşünebileceği fakat benimsediği ideoloji tarafından doğru bulunmayan bir konu hakkında objektif bir sonuca ulaşmakta güçlük çekebilir.
Toplumların türlü sıkıntılardan kurtulmalarında herhangi bir ideolojiyi benimsemek yardımcı olmaz fakat mantığa dayalı atılan adımlar yardımcı olabilir. İdeolojiler genellikle yalnızca isimden ibarettir. Toplumun refahı toplum tarafından genel olarak benimsenmiş ideolojilere değil; coğrafi koşullar, toplumun akıl ve mantığa ne denli önem verdiği gibi konulara bağlıdır. Hiçbir ideolojiyi bir kurtarıcı olarak görmemek gerekir.
Serbest piyasa ekonomisinde ekonomik eşitsizliğin kabul edilebileceği iddia edilir ve komünist ideolojide sözüm ona gelir dağılımında adalet vadedilir. Diğer taraftan serbest piyasa ekonomisini benimsemiş Norveç, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Belçika, Hollanda gibi ülkeler gelir dağılımında adalet ve insan emeğinin değeri konusunda sıralamada üst sıralardadır. Komünist rejim ile yönetilen Çin Halk Cumhuriyeti, Vietnam ve Laos ise insan emeğinin değersiz olduğu ülkeler arasındadır. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin makul bir düzeyin üzerinde olması önemli bir sorundur ve bu sorunun çözümünde ideolojilerden kayda değer bir yarar sağlanabileceğini iddia etmek güçtür.
Herhangi bir ideolojiden beklentisi olan ve bir ideolojiyi kurtarıcı olarak gören insanların uzun vadede hayal kırıklığı yaşayacağını düşünüyorum. Bana göre ideolojilerin bir kelimeden ibaret olduğunu anlamak ve herhangi bir ideolojiye bağlı olmamak gerekir.
Özet olarak tüm öğretileri mantıklı ve hayatın gerçekleriyle uyumlu bir ideolojinin bulunduğunu düşünmüyorum. İdeolojilerin birer kurtarıcı olamayacağı, ideolojileri bir kurtarıcı olarak görmenin doğru olmadığı, bireyin düşünsel düzeyini ve tarafsız karar verme becerisini kısmen sınırladıkları, haklı çıkarımları da olabileceği ancak kendilerine katı bir şekilde bağlılık duymanın gerekli olmadığı kanaatindeyim.
İçeriği paylaşabilirsiniz: